-
1 küçük düşürmek
унижа́ть; конфу́зить -
2 küçük düşürmek
v. humiliate, make smb. feel small, abase, affront, give affront to, bring into contempt, debase, degrade, depreciate, detract, disparage, lessen, lower, run down, score smb. off, snub, stigmatize, stultify -
3 küçük düşürmek
piçûk êxistin -
4 küçük düşürmek
гъэукIытэжьын -
5 küçük düşürmek
a) to humiliate, to abase, to mortify, to degrade, to put sb down b) to abase oneself -
6 kendini küçük düşürmek
v. demean oneself -
7 kendini küçük düşürmek
to demean oneself, to lower oneself -
8 kendisini küçük düşürmek
to make oneself cheap -
9 küçük
küçük ad Vorname m;küçük aptes fam Kleine(s), kleine(s) Geschäft, Wasserlassen n;küçük düşmek machtlos werden; fam ganz klein werden;-i küçük düşürmek jemanden erniedrigen, verwirren;-i küçük görmek jemanden missachten; fam jemanden links liegen lassen;küçük ünlü uyumu GR kleine Vokalharmonie f -
10 küçük
annesi küçüğü aptese tuttu die Mutter hielt das Kleine ab1) klein\küçük düşürmek demütigen, erniedrigen2) gering3) ( yaşça) jungo benden iki yaş \küçük er ist zwei Jahre jünger als ich -
11 küçük
1. озвонч. -ğü1) ма́ленький, небольшо́йküçük bir kalabalık — небольша́я толпа́
küçük şeyler — ме́лочи
küçük ülkeler — ма́лые стра́ны
2) ма́ленький, малоле́тнийküçük bir çocuk — малоле́тний ребёнок
küçük bir kız — ма́ленькая де́вочка
3) ме́лкий; незначи́тельныйküçük adam — ма́ленький челове́к
küçük bir memur — ме́лкий чино́вник
küçük işletmeler — ме́лкие предприя́тия
4) мла́дшийküçük kardeş — мла́дший брат
2. озвонч. -ğüküçük oğlu — его́ мла́дший сын
ребёнок, малы́шküçük buraya gel! — малы́ш, подойди́ [ко мне]!
küçüğü çağır — позови́ малыша́
••- küçük düşmekküçük köyün büyük ağası — погов. ши́шка на ро́вном ме́сте
- küçük düşürmek
- küçük gelmek
- bu şapka başıma küçük geliyor
- küçük görmek
- küçük oynamak -
12 küçük
"1. little, small. 2. young, little. 3. petty, small, small-minded. 4. petty, minor, low-ranking. 5. miniature, small-scale. 6. petite, dainty. K-! Hey little one! (said to a child). - aptes 1. the need to urinate. 2. urination. K- Asya Asia Minor. - ay February. -ten beri ever since childhood. - burjuva petit bourgeois. - burjuvazi petite bourgeoisie. - dağları ben yarattım demek to be very conceited, be very full of oneself. - deli, büyük deli, beşikteki başını sallar. colloq. There´s not a one of them that´s sane. - düşmek to lose face, be humiliated; to humiliate oneself. - düşürmek /ı/ to humiliate (someone). - gelmek to be too small, not to fit. - gezegen astr. asteroid, planetoid. - görmek /ı/ to regard (someone, something) as inferior, not to think much of. - göstermek/görünmek to look younger than one is. - harf minuscule. - köyün büyük ağası colloq. He really thinks he is something, but he´s only a big fish in a very little pond! - kurna slang the vice-chairman (of a school discipline committee). - mevlit ayı Rabi ll (lunar month). - oynamak (for a gambler) to play for small stakes. - önerme log. minor premise. - parmak little finger or toe. - su dökmek to urinate. - terim log. minor term. " -
13 take smb. down a peg
küçük düşürmek -
14 take smb. down a peg
küçük düşürmek -
15 disgrace
küçük düsürmek, itibarini zedelemek; gözden düsürmek, rezil etmek gözden düsürücü sey, yüzkarasi, kara leke; gözden düsme -
16 abase
küçük düsürmek, asagilamak, gururunu kirmak -
17 degrade
küçük düsürmek, alçaltmak -
18 demean
küçük düsürmek, alçaltmak -
19 mortify
küçük düsürmek, utandirmak -
20 degrade
v. indirmek, indirgemek, düşmek; rütbesini indirmek; küçük düşürmek, onurunu kırmak; rengini açmak, aşınmaya uğramak, gerilemek* * *alçalt* * *[di'ɡreid](to disgrace or make contemptible: He felt degraded by having to ask for money.) aşağılamak, küçük düşürmek
См. также в других словарях:
küçük düşürmek — değerini veya şerefini sarsmak Handan ı küçük düşürdüğünü, asıl suçun da bu olduğunu kabul etmişti. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı Bir aralık başımın üstünde kartaldan küçük, atmacadan büyük yırtıcı kuşlardan birinin döndüğünü gördüm. M. Ş. Esendal 2) Yaşı daha az olan Ortanca ve küçük ablalar ... beni,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
terzil etmek — küçük düşürmek, rezil etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçültmek — i 1) Büyükken daha küçük duruma getirmek Lokmasını bir iki kez çiğneyerek küçülttü. N. Cumalı 2) Yaşını gizleyerek küçük göstermek 3) mec. Değerini ve onurunu azaltmak Adamcağızı küçülten, küçük düşürmek isteyen numara anlaşılmıyor. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozmak — i, ar 1) Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. 2) Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir. A. Ş.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanına ekmek doğramak — 1) (birinin) birinin ölümüne yol açarak sevinmek 2) (birinin) birini küçük düşürmek, birine zarar vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEZYİF — Çürütmek. Küçük düşürmek. Eğlenmek, alaya almak. * Bir şeyin dışını tezyin ve tanzim edip, içini fena yapmak. Kötü ayar etmek. * Tahkir etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
süngü — is., ask. 1) Tüfek namlusunun ucuna takılan küçük kılıç biçiminde delici silah Cephane suyunu çekti. Süngü hücumuna kalkılacak. A. İlhan 2) Mezar başına nişan olarak dikilen sırık 3) Isıtma kazanında kömürün karıştırılmasını sağlayan demir çubuk… … Çağatay Osmanlı Sözlük